North, affetmeyi, kişinin kendisine kötü davranışta bulunmuş kişiye karşı kızgınlık duygusundan vazgeçmesi ve o kişiye şefkat, koşulsuz değer ve sevgi gibi fayda içeren davranışlarda bulunması olarak tanımlamıştır (1987). Birine kızmak, darılmak, kırılmak gibi duygular, aynı kültürdeki bireyler arasında benzer şekilde ortaya çıkar ve bir karar değildir. Ancak affetmek, bir karar sonucu olur. Birey, karşısındaki kişiye değer verdiğinde ve onu önemsediğinde onun davranışlarından etkilenerek söz konusu olumsuz duyguları hisseder. İlişkiler, dargınlıkların olmaması ümidiyle başlayıp devam eder, ancak birçok birey kendisini bu durumda bulur.
İçinde bulunmayı seçemediğimiz bu durumu yaşarken, nasıl etkilenir ve affetme kararıyla yüzleşebiliriz? Kızmak, darılmak, ilişkide bir yara gibidir. Kişi, kendi davranışlarını baz aldığı bir noktada, kendinin yapmayacağı bir durumla karşılaştığında, kızgınlık veya dargınlık duygusunu yaşayabilir. Bunlar bir seçim değildir, ve kişinin kendisiyle içsel hesaplamalar yapmasına, düşünmesine ve affetme kararını alana kadar da yoğun bir duygu düzeyinde kalmasına sebep olabilir. İnsan sosyal bir varlıktır, bu bağlamda, insanların dargınlıkları da benzer sebeplerle, benzer beklenti düzeyleriyle açıklanabilir. Toplumda bazı davranışların kabul görmemesinin ortak bir dil oluşturması, bir kimsenin dargınlık hissi yaşadığında bir diğerinin empati yapabilmesini kolaylaştırmaktadır. Çünkü o kişi de benzer bir durumda aynı hissi yaşayacağını bilir. Kişiler bu bağlamda, kendilerine yapılmasını istemeyecekleri şeyleri yapmaktan kaçınabilirler. Bu, öğrenmeyle gerçekleşir. Öğrendiğimiz “yapılmaması gereken şeyler”i yapan kişilere darılmamız bu yüzdendir. Bu başka bir öğrenmeye daha yol açar. Güvenilen, yakın olunan, değer verilen birine önem verirken daha dikkatli olunması gerektiği gibi… İnsanlar bunları yaşadıkça tecrübe edinerek, darılma duygusuyla affetmeyi, affetmeyle de güvenmeyi deneyimlerler. Toplumun sözsüz kuralları, insanların iletişim ve ilişki biçimlerini etkiler. Karşılaştığımız olumsuz bir durum karşısında aldığımız “affetme kararı”, dargınlığı ve daha genelinde olumsuz duyguları ardımızda bıraktırır. Bu, tabi ki bu durumun bir daha yaşanmayacağının garantisini vermez.
Yapılan araştırmalar, affetmenin fiziksel, ruhsal ve sosyal sağlık açısından işlevsel bir değişken olduğunu öne sürmektedir. Affedici olmak, psikoterapi, gelişim, kişilik ve sosyal psikoloji alanlarında popüler bir araştırma konusu haline gelmektedir.
KAYNAKÇA
Aydın, F. T. (2017). Pozitif bir karakter gücü olarak affedicilik. The Journal of Happiness & Well-Being. 5(1). 1-22.
North, J. (1987). Wrongdoing and forgiveness. Philosophy, 62(242), 499-508.
Sargın, Ö. (2016). Bir karar olarak affetmek. PsikeArt. S:47. 124-125.
Diğer yazılarımızı okumanızı öneririz.
Çocuklukta Kurulan İlişkilerin Yetişkinlik Dönemine Etkisi
İlişkilerde Kendini Açmanın Önemi