fbpx
Çocukluğun İlk Yılları Zekâ Gelişimi Üzerinde Ne Kadar Etkilidir?

Duygusal Zekası Yüksek Çocuk Yetiştirmek

Duygusal Zekâsı Yüksek Çocuk Yetiştirmek

Ebeveynlere “Çocuğunuz için hayattan ne istersiniz?” sorusunu yönelttiğimizde, en çok “Mutlu olmasını isterim.” yanıtını duymaktayız. Lakin günümüzde mutlu olma kavramı, özellikle okula başlayan çocuklarda, sadece akademik başarı olarak algılanmaktadır.
Okul başarısındaki mutluluğun, yaşam başarısındaki mutluluğa paralel gidebilmesi adına tek başına bilişsel zekâ yeterli olmamaktadır. Bilişsel zekâ okul başarısı için önemli olsa da çocukların sosyal ilişkilerindeki başarısı için bir belirleyici değildir. Bir başka deyişle, akademik alanda başarılı olan bir öğrencinin, okul performansını inceleyerek bilişsel zekâsının iyi olduğu öngörülmesine rağmen; bilişsel zekâ, aynı öğrencinin karşılaşacağı sosyal sorunlarla nasıl baş edip edemeyeceği hakkında ipucu vermemektedir.

Bu alanda yapılan pek çok araştırma zekâ tanımının yeniden değerlendirilmesi ve bilişsel zekâ (IQ) tanımının genişletilerek içinde duygusal zekânın da yer alması gerektiğini desteklemektedir. Salt olarak bilişsel zekâ; öğrenme, öğrendiklerinden yararlanabilme, öğrenilen bilgiyi transfer edebilme ve sorunlara çözüm bulma gibi zihinsel becerilerin bütünüdür.

Duygusal zekâ ise kişinin kendi duygularını tanıma, anlama, ifade edebilme ve aynı zamanda karşı tarafın da duygularını anlama yetisidir. Kişinin kendi duygularının farkında olması, farkında olduğu duygularla başa çıkabilmesi, kendini motive edebilmesi yani duygularını bir amaç etrafında toplayabilmesi, başkalarının duygularını fark etmesi ve diğer insanlarla ilişkilerini yürütebilmesi; duygusal zekânın genel olarak 5 tanımına karşılık gelmektedir.

Biri akılcı diğeri duygusal olan iç içe geçmiş bu iki boyut, çoğunlukla uyum içerisinde ve birlikte yol alarak ilerlemektedir. Son dönemde yapılan araştırmalar, kişilerin mutlu bir hayat sürebilmesi için duygusal zekânın, bilişsel zekâdan daha önemli olduğunu vurgulamaktadır. Duygularının farkında olan, duygusal zekâ becerilerini yönetebilen her çocuk hayatta başarılı olmaya daha yatkındır çünkü duygularını yaşamlarını zenginleştirecek biçimde düzenleme yetisi bu sayede desteklenmektedir.

Daha geniş bir açıdan bakıldığında okuldaki başarı durumu, bilişsel zekâ kadar olmasa da duygusal zekâyla ilintilidir. İstekleri erteleyebilme, duygularını kontrol altında tutabilme, iç motivasyona sahip olma, iş birliği yapma gibi pek çok etken çocuğun duygusal zekâsıyla alakalıdır. Sınıf içinde kendilerini kontrol edebilmeleri, grup çalışmasına yatkınlıkları, arkadaş ilişkilerini geliştirebilmeleri ve sürdürmeleri, düşüncelerini sınıf içerisinde aktarmaları gibi pek çok etken duygusal zekâ aracılığıyla bilişsel zekâ sürecini desteklemektedir.

Duygusal zekânın okul başarısı üzerindeki en somut örneklerinden biri sınav veya performans kaygısıdır. Bilişsel zekânın yeterli olduğu ancak duygusal zekânın yeterince gelişmediğinde ortaya çıkan bu durum, kaygıyı tanımayan ve duygularını yönetemediği için süreçte sıkıntı yaşayan öğrencinin akademik olarak zorluk yaşamasına sebep olabilmektedir. Bu yüzden çocukların olumsuz duygularla başa çıkabilmeleri, duygularını belirli bir amaç doğrultusunda yönlendirebilmeleri, öğretmenleri ve arkadaşları ile empati kurabilme yetileri gibi pek çok etken duygusal zekâ becerisiyle okulda mutlu ve başarılı olmalarında kolaylık sağlamaktadır.

Duygusal zekâ, bilişsel zekânın aksine, kalıtsal değildir ve zaman içinde gelişmektedir. Genel bir kanaat olarak, 18 yaşından sonra çok fazla gelişmeyen bilişsel zekânın aksine, duygusal zekâ yaşam boyu gelişmeye açık bir zekâ türüdür. Bu yüzden çocuklar bebekliklerinden itibaren edindikleri deneyimlerle duygusal zekâlarını inşa etmeye başlar ve geliştirirler.

Çocuklar öfke, korku, üzüntü, mutluluk gibi temel duygulara baştan sahip olarak dünyaya gelseler de suçluluk, kıskançlık, utanma gibi daha kapsamlı, karmaşık ve sosyal duyguları iki yaşından itibaren öğrenmeye başlarlar. Bu nedenle duygusal zekânın ilk tohumlarının atıldığı yerin aile olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Çocuklar başta ebeveynleri olmak üzere çevrelerindeki her şeyle etkileşim hâlinde büyürler. Gözlemlerine ve yaşantılarına bağlı olarak kendileri ve başkaları hakkında duygu ve düşünceler edinir ve bunlara özgü davranış biçimleri geliştirirler. Aklı ve kalbi birleştirerek çocuklarını nasıl bir vizyon içerisinde yetiştireceklerine karar verecekleri için başta ebeveynlere bu konuda çok iş düşmektedir.

Duygusal zekâsı yüksek bir çocuk yetiştirmek için;

• Çocuğunuzun hem fiziksel hem duygusal ihtiyaçlarına cevap verin.
• Duygularını adlandırmasına ve anlamasına yardımcı olun.
• Alternatif senaryolar yaratın, dilerseniz oyun sürecine aktarın.
• Fotoğraflar ve resimler üzerinden duygu analizi yapın.
• Kitap okuyun, olaylar ve karakterler üzerine konuşun.
• Çocuğunuzun duygularını onaylayın, öfke nöbetlerini onun için bir öğreti hâline getirin
• Kendini tanımasını destekleyin.
• Kendi kararlarını vermesinde, problem çözme becerilerini geliştirmesinde ona destek olun.

Rol model olun ve sizin duygularınızı görmesine izin verin.

Son olarak duygusal zekânın gelişiminde çocukların anne ve babalarını model aldıklarını ve modelleyerek duyguların önemini öğrendiklerini unutmamak gerekir. Bu sebeple ebeveynlerin duygularını ifade ediş tarzlarına ve iletişim becerilerine dikkat etmeleri gerekmektedir. Duygusal zekânın yapı taşlarının atıldığı yer aile olduğu için, anne ve babalara, çocuklarını desteklemek adına çok fazla görev düşmektedir.

Nitekim kendine bakım veren kişilere, güvenli bağlanan ve anne-babasından birini başarılı şekilde rol model alan çocukların; duygularını tanıyan, uygun şekilde dile getiren, öz denetim ve empati yetileri olan ve duygularını düzenleyebilen bireyler oldukları gözlemlenmektedir. Bu noktada duygusal zekâ hem akademik hem de sosyal anlamda hayat başarısı adına vazgeçilmez bir noktaya gelmektedir.

 

KAYNAKÇA
Baltaş, Z., Duygusal Zeka, Remzi Kitapevi (2005).
Başaran F (1974) Psikososyal gelişim: 7-11 yaş çocukları üzerinde yapılan bir araştırma. D.T.C.F. Yayınları 254, Ankara, Kalite Matbaası.
Shapiro, L. E. (2002). Yüksek EQ’lu bir çocuk yetiştirmek (çev. Ü. Kartal). İstanbul: Varlık Yayınları

 

Diğer yazılarımızı okumanızı öneririz.

Çocuğumun internet bağımlısı olduğunu nasıl anlarım?

Özerklik ve ödüller öğrenmeyi nasıl artırır?

Çocuklarla Psikodrama

 

PSİKOLAJ – Psikolojik Gelişim Eğitim ve Danışmanlık Merkezi Konumu İçin Tıklayınız.

Randevu Al Hemen Ara
WhatsApp'tan bize yazın

Bu kapanacak 0 saniye