Ergenlik Öncesi Dönemde Beden İmajı ve Sosyal Medya İlişkisi
Ergenlik Öncesi Dönemde Beden İmajı ve Sosyal Medya İlişkisi, ergenlik öncesi dönemdeki kişiler arasında yapılan son araştırmalar, düşük beden saygısının yaklaşık 11 yaşından itibaren sabit kalma eğiliminde olduğunu göstermiştir. Bu durum beden imajı gelişimi için 11 yaş öncesi dönemin kritik olduğunu, beden imajına yönelik risk ve koruyucu faktörlerin araştırılmasının önemli olduğunu düşündürmektedir.
Düşük beden saygısı yalnızca kendi başına bir sorun değildir, aynı zamanda düşük özgüven , kaygı , depresyon ve yeme bozukluğu gibi diğer sağlık problemlerini de beraberinde getirebilir.
Sosyal Medyadaki İdeal Beden Algısının Oluşturabileceği Risk Faktörleri
Sosyal medyanın beden imgesi üzerindeki en büyük etkisinin, özellikle kendi kimliklerini oluşturabilmek için etrafındaki kişilerin görüşlerine, yorumlarına karşı aşırı hassas olan, gelişme, öğrenme ve özdeşim sürecinde olan ergen bireyler üzerinde olduğu düşünülmektedir. Özellikle sosyal medyada, “zayıf” olmanın ideal olarak gösterilmesi kızlarda zayıf beden algısı ile özdeşim kurarak içselleştirilmesine yol açmaktadır. Erkek bireylerde ise bu durum “vücut yapısının geniş ve kaslı” olması ile ilişkilendirilmektedir.
Her iki durumda da sunulan bu “ideal beden” algısı, ergenlik ve öncesi dönemindeki kişilerde yeme bozukluklarının yanı sıra suçluluk, utanç, mutsuzluk gibi duygulara yol açmaktadır.
Sosyal medyada daha çok görünüşe dayalı karşılaştırmalar yapmanın, aynı zamanda daha yüksek düzeyde vücut memnuniyetsizliği, telafi edici egzersiz (kişinin vücut şeklini değiştirmeye çalışmak için çok egzersiz yapması) ve yeme kontrolünün kaybı (yani kişinin yeme üzerindeki kontrolünü kaybettiği ve doyma noktasına kadar yediği hissi) olabileceğini düşündürmektedir.
Öneriler
Çocuklara küçük yaştan itibaren nasihat dilinde verilen “Şeker yemek dişleri çürütür.”, “Çikolata yersen kilo alırsın” gibi pek çok cümle çocukların zihninde beden algısının toplum tarafından kabul edilebilirlik olarak kodlanmasına yol açmaktadır. Bu sebeple öncelikle çocukların bu tarz davranışlardan vazgeçmesini sağlamak için beden algısına değil sağlığa dikkat çekilmesi önerilir. Ayrıca, aileler çocukları ile bedeni hakkında neler hissettiği, hangi düşüncelere sahip olduğu gibi konularda yargılama olmaksızın, şefkatli bir yaklaşımla konuşmalıdır. Anne ve babanın kendi beden algısı olumsuz ise çocuğa geçen duygu da olumsuz olabilir.
Dolayısıyla çocuklar anne ve babalarını rol model aldıkları için öncelikle anne ve babanın kendi beden algısı üzerinde pozitif inançlar geliştirmesi gerekmektedir. Ön ergenlik ve ergenlik döneminde aileler tarafından sosyal medyayı sınırlamak çocuklar üzerinde inatlaşma davranışlarına yol açabilir bu sebeple sınırlamak yerine çocuğun bilgilendirici ve destekleyici hesapları takip etmesi teşvik edilebilir. Eğer çocuktaki negatif beden imajı değişmiyorsa bu durum bir yeme problemine, depresyona ya da herhangi bir patolojik bir duruma dönüştüyse bir uzmandan destek alınması önerilir. Bilişsel Davranışçı Terapi ve EMDR Terapi gibi ekoller bu konuda destekleyici olabilir.
KAYNAKÇA
• Alleva J.M., (2024). Body Image in Preadolescence.
• De Coen, J., Goossens, L., Bosmans, G., Debra, G., & Verbeken, S. (2024). Body dissatisfaction and disordered eating symptoms in children’s daily life: Can parents protect against appearance comparison on social media?. Body Image, 48, 101647.
• Aslan, S. H. (2001). Beden imgesi ve yeme davranışı bozuklukları ile medya ilişkisi. Düşünen Adam, 14(1), 41-47.