Travma, günlük hayatta stres seviyesini arttıran, beklenmedik bir anda ortaya çıkan ve insanın baş etme gücünü zorlayan olayların bütünüdür. Yaşam boyu devam eden travmaların birçoğu aslında çocukluk döneminde başlamaktadır.
Çocukların, büyüme evresinde yaşadığı travmatik yaşantılar, onların yetişkinlik yaşamını davranışsal ve ruhsal açıdan olumsuz yönde etkilemektedir. Travmalar büyük T ve küçük t travmalar olmak üzere ikiye ayrılır.
Büyük T travmalar; fiziksel ve cinsel istismar, doğal afetler, ani ölümler, aile içi şiddet, terörizm, trafik kazaları ve önemli hastalıklardır. Küçük t travmalar ise psikolojik bakımdan riskli durumlardır. Bunlar: duygusal ihmal, terk edilme, aşağılanma, başarısızlık ve ebeveynlerin boşanmasıdır.
Çocuklar, yetişkinlere göre travmalara karşı daha zayıf ve kırılgan olabilmektedirler. Çocukluk döneminde maruz kalınan travmatik olayların etkisi daha derin ve şiddetlidir. Erken dönemde yaşanan travmatik yaşantılar sonucunda çocuk, dış dünya ve kendi ile ilgili, tehlikedeyim, güvende değilim, suçluyum, sevilmiyorum gibi bazı olumsuz inançlar geliştirebilir. Travmatik olaylar, her çocuğu aynı oranda etkilemeyebilir. Çocuğun, olaya nasıl tepki verdiği, travmatik olaya direkt olarak maruz kalması, medya yoluyla öğrenmesi, ailedeki yas süreci ve ailenin yaşanan olayla nasıl baş ettiği ile ilgili olarak değişmektedir.
Çocuk ve ergenlerin travmatik deneyimlere karşı tepkileri değişiklik göstermektedir. Gençlerin tepkileri, gelişimsel düzeyleri, kültürel faktörler, önceki travmaları, mevcut kaynaklar ve önceden var olan çocuk ve aile sorunlarından etkilenebilmektedir. Ancak, neredeyse tüm çocuklar ve ergenler travmatik bir olaydan kaynaklanan iyileşmenin akut aşamasında bir tür rahatsızlık veya davranış değişikliği ifade etmektedir. Yaşanılan olay sonucunda çocuklarda ve ergenlerde görülen davranış değişikliklerinden bazıları şunlardır:
– Uyku bozuklukları, kâbuslar,
– Huzursuzluk,
– İçe kapanma,
– Yaşanan olay hakkında sürekli konuşma, oyunlarına dâhil etme,
– Akademik başarıda düşüş,
– Dikkat ve konsantrasyon güçlüğü,
– Bedensel şikâyetler,
– Saldırganlık, öfke, suç içeren davranışlar,
– Yapılan aktivitelere karşı aşırı ilgisizlik, aşırı tepkiler vermek.
Travma sonrasında psikolojik veya fiziksel tehdit yaşayan çocuk ve ergenlerin hayata karşı güvenleri azalmaktadır. Bu sürecin sağlıklı atlatılması için ailelere büyük rol düşmektedir. Öncelikle travmatik olayla ilgili çocuğun yaşına uygun anlayabileceği bir dille, doğru ve içtenlikle cevap verilmelidir. Ailelerin çocuğun yanında duygularını ifade etmesi, onun da duygularını ifade etmesine olanak sağlayacaktır.
İfade ettiği duygu ve davranışların normal olduğu bilgisi verilmeli, resim, oyun gibi aktivitelerle duygularını duşa vurmasına yardımcı olunmalıdır. Mümkün olan en kısa sürede normal hayatına ve rutinlerine geri dönmesi sağlanmalıdır. Okul ve sosyal aktivitelerine devam etmesi ve sorumluluk alması travmanın etkilerini azaltacaktır.
KAYNAKÇA:
– Erhan, C. (2005). Travma ve Çocuk.
– Greenwald, R. (2005). Child Trauma Handbook. The Haworth Reference Press, NY: Binghamton.
– La Greca, A. N., Boyd, B. A., Jaycox, L. H., Kassam-Adams, N., Mannarino, A. P., Silverman, W. K., Tuma, F. & Wong, M. (2008). Children and Trauma.
Diğer yazılarımızı okumanızı öneririz.
Ergenlikte Ani Ruh Hali Değişimleri