İnsanlar, genelde düşüncelerinin kendiliğinden geldiğini ve onları değiştiremeyeceklerini düşünür. Düşünceler ne kadar değiştirilemez gibi gözükse de, aslında onları saptamak ve değiştirmek elimizdedir. Sağlıklı bir iletişimi başlatmak ve sürdürmek için, güçlü bir bilişsel kapasiteye ihtiyacımız vardır. Yani, bize aktarılanı doğru anlamak ve geri yansıtmak doğru iletişimin en önemli unsurlarıdır. İletişimde en önemli noktalardan biri de, karşımızdakinin söylediklerini nasıl algıladığımızdır. Durumlara verdiğimiz tepkiler, bizim algılarımız ve düşünce biçimlerimiz sonrası oluşur. Bu noktada, hepimizin sahip olduğu bazı kalıplaşmış düşünce biçimleri vardır. Bu düşünce kalıplarını bazen o kadar sık tekrarlarız ki bir süre sonra sanki onları doğruymuş gibi kabul etmeye başlarız. Bu düşünce hatalarını fark etmek, onları değiştirebilmenin ilk yoludur. Düşünce hataları için birkaç kategoriden bahsetmek mümkündür:
- Aşırı genelleme: Bireyin tek bir duruma bakarak diğer tüm kişiler ya da durumlar için genelleme yapmasıdır. Örneğin, tek bir matematik sınavından kötü not alan çocuğun bir daha matematiği hiç yapamayacağını düşünmesi, bir aşırı genelleme durumudur.
- Kişiselleştirme: Kişinin kendisinin bir ilgisi olmadığı halde herhangi bir olumsuzluğu kendine yorması ve buna kendisinin sebep olduğunu düşünmesidir. Bir çalışanın, müdürünün ortada hiçbir sebep yokken kendisine ters davranmasını hemen kendi üstüne alınması bir kişiselleştirme örneğidir.
- Ya hep ya hiç tarzı düşünme: Durumları ve kişileri iki uçta değerlendirme eğilimidir. Bu düşünce tarzına sahip kişiler için insanlar ve durumlar, ya iyi ya da kötüdür. Örneğin, bir arkadaşıyla problem yaşayan birinin o arkadaşını artık tamamen “kötü” biri olarak düşünmesi iki uçlu düşünce tarzına bir örnektir.
- Zihin okuma: Herhangi bir kanıt olmadan karşısındaki kişinin ne düşündüğü hakkında tahminde bulunup bu tahmini doğru olarak varsaymaktır. Yeni girdiği bir ortamda biriyle tanıştığında kişinin “Kesin benim çok aptal olduğumu düşündü” gibi bir düşünce, zihin okumaya örnek gösterilebilir.
- Falcılık yapma: Bir durumun gelecekle ilgili en kötü olasılığını düşünmektir. Üniversite sınavına hazırlanan bir gencin yeterince çalışıyor olmasına rağmen, “Asla sınavı kazanamayacağım” diye düşünmesi buna bir örnektir.
- Etiketleme: Kişinin kendisini ya da diğer insanları, sadece bazı özellikleri göz önünde bulundurarak olumsuz sıfatlar koyarak değerlendirmesidir. Kişinin kendini tek bir olaydan dolayı “aptal” diye etiketlemesi bir örnek olabilir.
Yukarıda temel olarak bahsedilen düşünce çarpıtmalarına başka kategorileri de eklemek mümkündür. Sağlıklı bir iletişim için, bu düşünce hatalarını fark etmek ve yerine alternatif düşünceler koyabilmek önemli bir adımdır. Bu düşünce hatalarını değiştirmek ve yerine daha gerçekçi düşünceleri koymak, hem karşınızdaki kişiyi hem de durumları değerlendirmede daha sağlıklı bir bakış açısı kazanmanızı sağlayacaktır.
Uzm. Klinik Psikolog Cangül Tokmaktepe
KAYNAKÇA
Akkoyunlu, S., Türkçapar, M. H. (2013). Bir Teknik: Alternatif Düşünce Oluşturulması.
Burns, D. (2014). İyi Hissetmek.
Dökmen, Ü. (1994). İletişim Çatışmaları ve Empati.