Yetişkinlerde bağlanma stilleri, çocuk ve ebeveyn arasında olduğu gibi temelde dört gruba ayrılır ve çocuklukta ebeveynlerimizle kurduğumuz bağlanma stili ile benzer nitelikler taşır. Bu stiller güvenli, kaygılı, kaçınan ve kaygılı/kaçınan olarak adlandırılır.
Güvenli bağlanmada yakınlık ve samimiyet duygularında rahat hisseden, ilişkilerini tutarlı ve sıcak ilgiyle sürdürebilen, duygusal ihtiyaçlarını ifade etmekte zorlanmayan davranış örüntüleri gözlemlenir.
Güvenli bağlanan kişiler çoğunlukla romantik partner seçimlerini de güvenli bağlanabilen yetişkinler doğrultusunda yaparlar ve sağlıklı ilişkiler sürdürmekte zorlanmazlar. Şunu da unutmamak gerekir ki güvenli bağlanabilmek aynı zamanda sağlıklı ayrışabilmek anlamına gelir. Nasıl ki güvenli bağlanan çocukların benlik algısı da aynı oranda gelişmişse ve kendi kararlarını vermekte, toplumun sağlıklı bir üyesi olarak bireyliğini keşfetmekte zorlanmıyorsa yetişkinlerde de durum böyledir.
Güvenli bağlanan çiftler aynı zamanda bireysel yaşamlarında da özerkliklerini kurmakta, birbirlerinin kişisel sınırlarına saygı duyup ortak zamanlarını sağlıklı geçirmekte zorlanmazlar. Bu aynı zamanda anlaşılamayan durumlarda ilişkilerini sürdürmeme kararı alırken de kendini gösterir. Güvenli bağlanan kişiler sağlıklı ayrışabilirler.
Kaçınan bağlanma tipinde yetişkin donuk ve insanlardan uzaktır. Altta yatan “insanlar güvenilir değildir” algısı yüzünden insanları sevmekten ve onlara bağlanmaktan kaçınan, hayatını kendi kendine idame ettirmeyi tercih eden davranış örüntüleri görülür. Bu kişiler birine yoğun duygular hissederse kendilerini boğulmuş hissedebilirler ve kendi kendilerine daha fazla zaman geçirmeye, bu hislerden kaçmaya çalışırlar.
Kaygılı bireylerse kaçınanların aksine aşırı yakın olma ihtiyacı gösterirler. Fakat bu yakınlık güvenli bağlanmadaki gibi partnerinin kişisel sınırlarına saygı çerçevesinde değildir. Kaygılı bağlanan kişiler kendi endişelerini gidermek için fiziksel yakınlığa ihtiyaç duyarlar.
Partnerleri dokunma mesafesinde değilse ilişkilerini sonlandırmak isteyebileceklerini, kendilerini aldattığını veya sevmediğini düşünüp endişelenirler. Bu durum çoğunlukla partnerlerde bir boğulma hissi yaratabilir ve partner gerçekten uzaklaşır. Daha çok uzaklaşan partner kaygılı bağlanan kişide endişeleri iyice arttırır ve ilişkileri bir kısır döngüye girebilir.
Kaygılı/kaçınan bağlanma modelinde ise kişinin terkedilme, aldatılma, sevilmeme gibi kaygılarının çok yüksek olduğunu ve aynı zamanda fiziksel ve duygusal yakınlıktan rahatsız olduğunu gözlemleriz. Bu bağlanma tipinde kaygılar kişinin fiziksel ve duygusal yakınlıktan uzak durmasına sebep olur çünkü “yakın hissetmezsem beni incitemez” düşüncesi genel duygu durumuna hakimdir.
Güvenli bağlanmanın dışındaki bağlanma tipleri kişilerin duygusal ve sosyal yaşamını olumsuz etkileyebilir, kişiler kendilerini bunalmış, yalnız, kaygılı veya yorgun hissedebilir ve uzun süreli ilişki sürdürmekte zorluk çekebilir, ebeveyn olduklarındaysa çocuklarına karşı işlevsel ebeveynler olmakta zorlanabilirler.
Eğer güvenli bir bağlanma stili benimsemediğinizi düşünüyorsanız bir uzmandan yardım almayı düşünebilirsiniz. Unutmayın ki kendi ebeveynlerimizle kurduğumuz bağlanma stillerini yetişkinliğimizde de sürdürmek kaderimiz değildir. İhtiyacımız olan desteği aldığımız takdirde değişim her zaman mümkündür.
KAYNAKÇA:
– Ainsworth MDS, Blehar M, Waters E, Wall S. Patterns of attachment: A psychological study of the strange situation. Hillsdale, NJ: Erlbaum; 1978.
– Bowlby J. The making and breaking of affectional bonds. London, UK: Tavistock; 1979.
– Bowlby J. Attachment and loss: Vol 1. Attachment. 2nd. New York, NY: Basic Books; 1969/1982.
– Main M, Kaplan N, Cassidy J. Security in infancy, childhood, and adulthood: A move to the level of representation. Monographs of the Society for Research in Child Development. 1985;50:66–104.