Dünyadaki pek çok kişi pandemi süreciyle birlikte zihinsel anlamda pek çok kriz yaşamaktadır.
Yapılan araştırmalar pandemi süreciyle birlikte travma sonrası stres bozukluğu, uyku bozukluğu gibi durumların ortaya çıkmasında, depresif semptomlarda, anksiyete ve stres seviyesinde oldukça artış olduğunu göstermektedir. Peki, zihinsel olarak sağlığımızı korumak için gerekli olan psikolojik kaynaklarımız neler?
Çeşitli beceri ve yetkinlikler
Yapılan çalışmalar çeşitli beceri, güçlü yanlar ve yeteneklerin zor zamanlarda psikolojik olarak zorlukları hafifletici bir araç olarak kullanıldığında oldukça faydalı olduğunu göstermektedir. Aynı zamanda çeşitli beceri, güçlü yanlar ve yeteneklerimizi hatırlamak bizleri stresten korur, ruhsal olarak daha sağlıklı olmamızı ve dirayet geliştirmemizi sağlar.
İşin iyi tarafı, günlük hayatımızda zaten çoğu zaman biz bunları kullanıyoruz ve bunları bulmak o kadar da zor değildir. Örneğin, karakterimize ait güçlü yanlarımızı kolaylıkla hatırlayabiliriz çünkü bunları zaten günlük yaşantımızda çokça kendimizde gözlemliyoruz. Bunlara örnek olarak; kibarlık, yaratıcılık, sabır, tutarlılık, mizah, vs.
Minnettarlık duymak, şükretmek; kriz anlarında oldukça fayda sağlamakta ve genel olarak insanların olgunlaşmasına katkıda bulunmaktadır. Ancak iyi günlerde şükran duymak daha kolayken, kriz anlarında şükretmek çok daha zor olmaktadır. Ancak zor olanı başarırsak, yeni bir bakış açısı kazanarak herhangi bir travma veya kayıp anında çok daha kolay bir şekilde iyileşebiliriz.
Hayatın içindeki anlamı bulmak
Yapılan araştırmalara göre, insanlar dünyayı anlamlandırmaya başladıklarında, hayatlarını değerli buldukları ve hayatı yaşamaya değer görüyor oldukları bulunmuştur. Aynı zamanda, hayatı oldukça anlamlı bulan kişilerin daha mutlu, sağlıklı ve daha tatmin edici ilişkileri vardır. Anlam bulmak, sadece stresi engellemez, aynı zamanda daha uyumlu bir baş etme becerisi edinmek için yol göstericidir.
Öz-şefkat
Öz-şefkatin 3 temel bileşeni vardır: Arkadaşınıza gösterdiğiniz kibarlık ve ilgiyi kendinize de göstermek; acınızı büyütmeden veya inkar etmeden acınıza karşı duyarlı olabilmek; ve acı çekmenin toplumun ortak paylaştığı bir duygu olduğunu hatırlamaktır. Kendisine şefkat gösterebilen kişilerin, kendini eleştiren kişilere kıyasla çok daha mutlu oldukları, hayatlarından keyif aldıkları ve depresyon veya anksiyeteyi daha az deneyimledikleri gözlemlenmiştir.
Sosyal bağlar
İster kısa ister uzun süreli, yabancılarla veya aile ile, yüz yüze veya sanal bir ortam içerisinde kurulan sosyal bağlar ruhsal sağlığımız için büyük bir önem taşımaktadır. Partnerler arasında sohbet esnasında neşe ve pozitif duyguları paylaşmak, pozitifliği yayacaktır. Bunun neticesinde, uyumlanma söz konusu olacak ve kişiler strese karşı bağışıklık geliştirecek, oksitosin hormonu salgılayacak ve hastalıklar veya kayıplar sonucu deneyimlediğimiz travmaların iyileşmesinde yardımcı olacaktır.