Yaşamın ilk dönemlerinden itibaren çevre ile ilişki beden vasıtasıyla sağlanır. Anlatım aracı olarak sözcüklerin henüz kullanılmadığı bu dönemde bir tür işaret aracıdır.
Çocuklarda somatizasyon
Sosyal çevreyle iletişimde sözcüklerin kullanılmaya başlanması ile bedeni aracı koyma ihtiyacımız sonlanır. Somatizasyon olarak adlandırdığımız bu durum dış ve iç dünyada iletişim rolünü üstlenmektedir. Somatizasyon, “Günlük yaşantıyı engelleyen, tekrarlayan, çok sayıda, klinik olarak anlamlı ancak tetkiklerin normal çıkması ile de devam eden bedensel şikayetlerin bir örüntüsü” olarak tanımlanır.
Çocuklarda bedensel şikayetler neden başlar?
Yaşam döngüsünde sosyal, çevresel, duygusal zorlanmalar karşısında yeniden bedene dönüş olur. Bu süreç bir tür baş etme yöntemidir. Çözümleyemediğimiz, aktaramadığımız her öykü baş etmemiz gereken bir duruma dönüşür. Bu, sağlıklı değildir ve bireyin yaşamında erteleme, reddetme ile başlayan kayıplara ve bütününde işlevselliğin bozulmasına yol açabilmektedir.
Karşılaştığımız her şeyi algılarız, algıladığımız her şeyi kelimelere dökme şansı bulamamaktayız. İnsan olmanın bir parçası olarak algının hızı ile zihnin hızı birbiri ile örtüşmemektedir ve bu olağandır.
Farkındalığa ulaşamadığımızda istiflenen her duygu ve durum tortulaşmaya başlar. Yaşamda karşılaştığımız birçok şey farkındalık eşiğinin altında kalıyorsa dev bir tortuya dönüşmektedir. Farkındalık mevcut olduğunda muhatapların ya da koşulların paylaşıma uygun olmaması tortulaşmaya katkıda bulunur.
Şikayetler kendini nasıl gösterir?
Dile getirecek hiçbir kanal bulamadığımızda istiflenen duygu ve durumlar bedensel bir sızı olarak kendini göstermeye başlar.
Bu kişiler bıçak saplanıyormuş gibi birkaç dakika/saatlerce, göğüs ağrıları, karın şişliği, mide bulantısı, ağrı hissi, güçsüzlük, karın şişliği ya da mide bulantısı gibi belirtileri deneyimlemekte ve fiziksel sağlık durumlarında bir sorun olduğuna tümüyle inanmaktadır. Bu bozukluğun ortaya çıkma yaşı en çok ergenlik döneminde görülmektedir. Yüksek duygusal sıkıntıya sahip bireyler arasında daha sık görülmektedir (M. Şahin, 2018).
Beden ve ruh ayrılmaz bir bütündür. Dolayısıyla ruhumuzla olan ilişkimiz bedenimize yansır. Bu, bir ilişki ve iletişim modelidir. Ruhuna iyi bakamayan bedenine iyi bakamamış olur. Ruhsal olan her şey bedensel, bedensel olan her şey ruhsaldır.
Candence Pert isimli araştırmacı, duyguların temelini oluşturan hücrelerde bir tür antenlerin bulunduğunu saptamış. Bu antenler vasıtasıyla, beyinden bağımsız olarak birbirleriyle haberleştiklerini ortaya koymuştur. Duyguların bedensel anlatımları ve bedensel belirtilerin oluşturduğu duygusal tepkilerin iç içe birbirlerini etkiledikleri somut olarak gösterilmiştir (Eker, 1999).
Tüm bunlar zayıf sosyal işlevselliğe, duygusal rahatsızlığa, dürtüsel davranımlara sahip olabilmektelerdir.
Bilerek mi yapıyor?
Somatik semptom bozukluğu yaşayan bireyler ortaya istemli veya bilinçli olarak semptom çıkarmamaktadır.
Bu durumu yaşayan bireyler kendilerini hasta gibi gösterecek semptomları varmış gibi davranan kişilerden de ayrışmaktadır. Bu bozukluğa sahip bireylerin, psikolojik rahatsızlıklarını doğrudan ifade etmek yerine, somatik semptomları kullanarak ifade ettiği düşünülmektedir (M. Şahin, 2018).
Eğer insan negatif duygulanım içerisinde ise bu durum bedenlerinde ya da ruhlarındaki bir rahatsızlığa neden olmaktadır.
Bedeninizi içeriden dışarıya mı dışarıdan içeriye mi algılıyorsunuz. Ona bir nesne muamelesi mi yapıyorsunuz özne muamelesi mi? Dışarıdan içeriye geçebilirseniz daha az baş etmek durumunda kaldığınızı göreceksiniz.
Uzm. Klinik Psikolog Helin Yağmur İÇEN
KAYNAKÇA:
– Eker, E. (1999), Depresyon, Somatizasyon ve Psikiyatrik Aciller, 1. Basım. Deonta Medya Yayın, İstanbul. Şahin, M. (2018), Anormal Psikolojide Vaka Çalışmaları, 10. Basım. Nobel Akademik Yayıncılık, Ankara.