Kardeşlik bağı, bir insanın hayatındaki en uzun ilişkilerdendir. Kardeşliğin güzel, eğlenceli taraflarının yanında, herkes bilir ki, kavgalı, tartışmalı bir yanı da vardır. Çocuklar sıklıkla sert bir kavganın ardından hemen sarmaş dolaş olsalar da, anne babalar çoğu zaman bu kavgaların ortasında kalıp, hakem olmak durumunda olurlar. Çocuklar, bir ağızdan kimin haklı olduğunu sorgularken ve haklı olduklarını duymak isterken, bunun güç bir iş olduğu aşikardır. Hele ki ebeveynler onlar için aynı sevgiye sahipken ve onları birbirinden ayıramazken…
Çoğu zaman kavganın sebebini bile bilmiyorken, kavga ortamını yumuşatmak ve sevgi dolu ortamın tekrar sağlanmasını çabuklaştırmak ebeveynlerin görevi haline gelmiştir. Bir kavga durumunda, ortamın gerginliğine ebeveynin de kapılmaması gerekir. Önemli olan nokta, “hakem” rolünü üstlenmeden davranmaktır. Çocuklarını nasıl sakinleştireceği konusunda zorlanan anne babalar, “yansıtma” yapma yoluyla etkili olabilirler. Bu yöntemle, anne babalar çocukların duygularını, düşüncelerini ve söylediklerini olduğu gibi birbirlerine tekrarlar. Sonuç olarak, tartışmanın anlamsızlığını iki taraf büyük olasılıkla fark edecektir. Çocukların kavgalarında araya girip müdahalede bulunmak yerine, sorunu kendilerinin çözmesini teşvik etmek de önemlidir.
Kıskançlık, kardeşler arasında sıklıkla görülen doğal bir sürecin parçasıdır. Kardeşi olan çocuklar, ebeveynin sevgisini paylaşmak istemeyebilir, ona karşı olan sevginin azalacağını düşünebilir, bu sebeple hırçınlaşabilir, daha çok ilgi görmek adına bebekçe davranışlarına geri dönebilir. Bazı çocuklarsa, kardeşlerinin üzerine aşırı düşerler, aslında kıskançlık duygularını bastırıp, açığa çıkarmak istemezler. Bir maske gibi duygularını saklayan çocuk, kıskançlık duygusu ortaya çıktığında ebeveynin sevgisini tamamen kaybedeceğini düşünebilir. Oysa ebeveynin bu olumsuz duyguların da farkında olması önemlidir. Bu duyguyu doğal bir şekilde kabul edip, çocuğa olan sevgisinin değişmeyeceği konusunda çocuğa güven verdiğinde, çocuğun rahatlaması söz konusu olacaktır. Bu zaman alan bir süreçtir.
Bir ebeveynin, çocuğundan “kardeşimden nefret ediyorum” cümlesini duyması zor bir durumdur. Ancak bu cümleye kızıp, aksini iddia etmek yerine, kabul ettiğinizde çocuk anlaşıldığı için şaşıracak ve rahatlayacaktır. Böyle durumlarda, ebeveynin ilgi ve sevgisini kardeş olmadan önceki zamanla eşdeğer şekilde çocuğa iletmesi önemlidir. Kardeşi olduktan sonra, çocuğun okula başlaması, bir aile büyüğünde kalması ya da yatağının ebeveyn odasından ayrılması söz konusu olduğunda, çocuk bunu kardeşiyle bağdaştırıp olumsuz bir tutum içine girebilir. Bunun gibi değişiklikler için zamanlama iyi düşünülerek ayarlanmalıdır.
Kişiliğin temellerinin atıldığı ailede, kardeş ilişkileri, anne-baba tutumlarından oldukça etkilenmektedir. Doğal olarak toplumun bir parçası olan her insanda bulunabilecek kıskanma duygusunun, anne babaların yanlış tutumları sonucunda güçlenmesi, çocuğun kıskançlık duyduğu kişiye, çevreye, hatta kendisine zarar verebilecek davranışlara yönelmesine yol açabilir. Bu durumların önlenmesi amacıyla, uzman desteği almak uygun olacaktır.
Uzm. Klinik Psikolog Gökçehan Akoğuz
KAYNAKLAR
Bıçakçı, B. (2002) Mutlu Çocuk Yetiştirmenin Temelleri. Çocuk ve Aile Kitapları. Kapital.
Şipal, R. F., Yeğengil, C., & Toka, N. (2012). Okul öncesi dönemde aralarında yaş farkı olan ve ikiz kardeşler arasındaki kıskançlığın karşılaştırmalı olarak incelenmesi. Eğitim ve İnsani Bilimler Dergisi, 3, 5.
Yavuzer, H. (1987) Çocuk Psikolojisi. Remzi Kitabevi.